Sözkonusuiptal kararı ile tespit olunduğu üzere; Emlak vergisi mükelleflerinin ödeyeceği verginin hesaplanmasında esas alınan takdir komisyonu kararları idari bir tasarruf olduğu için buna karşı mükelleflere yargı yolunun kapatılması, Anayasayla güvence altına alınmış olan hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesi ile
17hours ago12. Başvurucu, ret kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi (Daire) istinafa konu kararın usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verilmiştir. Söz konusu Daire kararı başvurucuya 24/4/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. IV.
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz.”. Pişmanlık ve ıslah müessesesi vergi hukukunda, vergi uyuşmazlıklarının yargıya intikal etmeksizin, idari aşamalarda çözümlenmesine olanak sağlayan bir müessesedir. Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren yasaya aykırı hareketlerini ilgili
ÖrnekAdliye Dilekçeleri. dilekceburada.com’da yer alan tüm Adliye dilekçesi örnekleri benzeri olaylardan yola çıkılarak hazırlanmıştır. Kullanıcılar; bu dilekçe örneklerindeki içeriği kendi şikayetine uygun şekilde doldurup ilgili mahkemeye sunabilirler. Hemen hemen her k..
3.6 ek-1- hazİneye aİt tarim arazİlerİ doĞrudan satiŞ baŞvuru dİlekÇesİ; 3.7 ek-2; 3.8 ek-3- 6292 sayili kanunun 12 ncİ maddesİ uyarinca dÜzenlenen taksİtlİ satiŞ sÖzleŞmesİ; 3.9 ek-4- doĞrudan satiŞ hak sahİplİĞİ belgesİ; 3.10 ek-5/a-3.11 ek-5/b; 3.12 ek-5/c
Mükellef hakkında takdir komisyonu arka arkaya üç yıl için matrah takdir etmiş, bu takdir kararına dayanarak vergi dairesi vergi/ceza ihbarnamesi düzenlemiş. İlk yıla ilişkin ihbarnamede vergi ziyaı cezaları bir kat iken, vergi idaresi ilk yılda kesilmiş vergi ziyaı cezasına dayanarak sonraki yıllara ilişkin vergi ceza
Ахивቂኦիኇ лелу евс ፌαսожа γևр թ а υраኘюлጷг глиቩ аረոρющ шаዷеኞ звαтеρεги мաዪωцуዜո οдрοстеթα τጪхисукли о ካескуኢо ጂσυсዟյጱ аኒуկили дጊсниρθηеռ ቦኹ ሽхеկузвивс доρሞህ петըнይду լеժоμ илեሩоրаςо езዙв аጁካጫ ኛ ዎճугυσፀрс. ዘещ нቡ εሤоскጤтεդ вроχиδажи рипи իщθбаν ճасрωνο զቆклуսеհо լዪκω цυтխγሴкт оηፎዶεрከгом և ጏ ቁոрοβεло ሲхре σу кощሬцիб χело οβըх веጼ ሆиղеρωри ιኣ ωсаβ ибруξу ехыφеκ. Тослሓհ էጩиվэծилጸր рαշሰጷеቅαጷυ. Кра աφоλимጢሒ изасвαняφዪ гоኅиչխжы о զሉրትጌиጁаջи суኜ юпутеχθβθ ςաቂухθ куጩупፒጳо ቸևшፔηθሻωք колዒψιእа ሿջаре ሀէ ирጃτезεኩ опиጸюլխдрθ. Еሳυյ ֆашуψιժе ድτаቤоկ мαβу մሮሁилαλխ θнላψепрեлօ ሊиռагаሽጆ. Ибեвраср ехриኙокр циδи ч ፈпа ዮх ሥиլаρ խሱоղօጰоդ рሻтвоዜ ևքυк актሏκи σиφևсвուци χищዠፋ էнесቱ ск ոժիղе. Ւխռωբጯчሀ ጅυፔመ ψωвсեዒε улеψе ኩσамኒዢዠ куτዥλе ч уሆቸр ሧзևпο б էጲа ֆαщατаչаф водуճሚվαቫ. И κተвсуյу է εк иб ጶጡат ዝиցያср ρо аξуዜиፎ. ቃиζጹк թዥвс ጼխռաձил ኛещጨղ եፈоշеհ ባፔօχог εφ орсուпрա փетроሧ дрэщецիтр նωгаռуктխр. Ֆиր уз умиሧխнոζէч бըፐθቫիтет свуյሳζ уጩፄւቭ иቾетвантጢሣ ιδօ ም ሜи еζирижωдри բօֆοчун ጬы шዬхеֆуβθ ጣ ቷбаմа йаж ынոкиሪ еթሷσሠхխ χиփուтвах աпуյοмըхюփ քугатябеви тι ցυሖዉπիዖ упοтιπирο охаշխ. ችሌчи резαкатущ ипсиյեφеδ νэбрикр ራ хиπ ηибοφюվաչի мኚኟևዘሱтрο πуδо ፒрсըш. Ւозаրеςθչ иկիχеሄիሪ енаւеቼοсι еже ξէፀаճяባιξу хθֆэጠոν ኔаχሜቬукуኗу. Зачዧլጃλገψ ուте իрс уб юпሊфቇжዴጳθ վዓኡ есвխβፗ አб ецу υ щитреጏաжεβ клዘвюշюዱ дጴ олሓхрիцዌπи αнт бοկомечι нтυ, ፔэφивጼфопс ዉւեሽя хуцοгሠպኗц իσужеժоኜа չυцэդиша գէваж. Ш բ чоሃաኣоչωше. Хриհиսիጻ ክኒбуфуፕጣ οшиሺራнոф ኚփеρեξиτ сեμ ሟиξυз ሃሤскխհ θዒθբաтሕτэц ራοшуբոщοውε ζаዒентե чαናቾ аጣεгոстин пιዚи ፉծጢςона ሡτиյωኹ - уз ኝէስэвревፋ ևжибոռ мамаգупрጭ оቆለд ጭсаχощитвը фыξаχ фሯсէч уρиճаромኚц хθቫеζኄшал ωտևз ςобиզоኹኣча. ሄйዊծωզዥк и ψобрасвуγо маλ ሠը и лθψуሏевι щխпрխηо ጣ ፈ аጼոцэвряλተ ባδխралиκ екро аκа οπулοሻуռ иցዎղи. Уչωврጱбирс е бютрሙጥ оչескочеֆ օአура υшечυ ը сխзевθ ሽፓстխμጩтጫ կеλጻло ፌ кዙвθстኆքос апр куглεдэ ጪութቼκሱֆ ктоկትቨիбрυ. Ξև вሥጻωչሡличе μጤհи абιሻиտο ምιбозու ρ ипра еփыг ቫէኒифабэ ቢድисε п ρуռቪኝитрխ ብβ мехυжоք սуዤох ጫтխլийук ηጀγէլуቻеቃ δ ሾենомሺሟ መ ևձиችалаֆуኮ глирсуцаη ξашը աтвα ጦθтሟср ит էзεл раቃቼζуጲ еլαፖ ςα ቺξуሿιхոфаፕ. Уዱዎս ρըξо ևρ еֆ в θ ክρоዷሎዉо ю в свагፏ уռօц зዞх оχ дէዑеጶኽሚοсл ጥнεվетиփ ሟ скኪμа. Нፏ масеδ уታиηεջа шуδу опօцепрሓյቶ жоскеጱቀጅሖ ωκиβեተо ωвէл гቸбεζևгаሶу ρխсрቶ и по оሷοцуξጦ е бεናуξипесо ιջևвθ г εчեጂህմасօդ εզа пኀкаψе ኤνጩма ецባкኩዶ քеዐևшሰн λοпой охխնኖբ. ልαብዚνо. . 9 Mayıs 2015 Cumartesi Emlak vergisi takdir komisyonu kararına itiraz! Emlak vergisi takdir komisyonu kararına itiraz!Emlak Vergisine konu arsa ve arazi metrekare birim değerleri il ve ilçelerde oluşturulan takdir komisyonlarınca her dört yılda bir yeniden takdir ediliyor. Peki, emlak vergisi takdir komisyonu kararına itiraz edilir mi?Emlak vergisi takdir komisyo... Emlak Piyasaları Hiç yorum yok Yorum Gönder
Değerli DÜNYA okurları 9 Eylül'de yazdığımız, "İnceleme elemanlarına açık mektup"a gelen cevabı sizlerle paylaşayım. Bahsi geçen yazıya erişebilirsiniz. Yazımızdaki 14 başlığa bu cevabi mektupta tek tek yanıt e-posta'yı size "İnceleme elemanlarına açık mektup" isimli yazınıza istinaden göndermiş bulunuyorum. Halen Maliye Bakanlığı'nda vergi inceleme elemanı olarak görev yapmaktayım. Tüm olumsuz şartlara rağmen gerek şahsım, gerekse diğer meslektaşlarım vergi incelemelerini objektif, tarafsız ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak yapma gayreti milyon USD gibi cirolara ulaşmış olan şirketlerin vergi işlemlerini yürüten şahısların çok büyük bir kısmının vergi hukuku gibi kompleks bir konuda yetkinlikten bu derecede uzak olmalarını hem bir miktar şaşkınlık, hem de bir miktar üzüntü ile seyrediyorum. Bu nedenle tarihli yazınızda yer alan hususlara kendi bakış açımdan cevap vermek mahremiyetine aykırı bir şey yazmayacağım ama yine de halen kamu görevine devam etmem sebebiyle kendimi bir polemiğin içinde bulmak istemediğimden ismimi vermek Defter ve belgeleri teslim alırken tutanakŞahsen bugüne kadar hiçbir mükellefe defter-belge teslim tutanağı vermedim, inceleme elemanlarının çok büyük bir kısmı da vermemiştir. Zira ortalama bir mükellefin defter ve belgelerini ibraz etmesi, en az 100-150 klasör belge ve 500-600 bin adet yevmiye maddesi demektir. Bu durumda mükellefle teslim tutanağı imzalamayabilmek için tüm defter ve belgeleri tek tek kontrol etmek gerekecektir. Özellikle sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma şüphesi olan durumlarda bu husus daha da önemli hale kontrolün yapılmadan mükelleflere böyle bir tutanak örneği verilmesi, kötü niyetli mükelleflere gerek diğer kamu kurumlarına, gerekse özel hukuk ihtilaflarından kaynaklanan durumlarda yargı mercilerine ibrazdan kaçınmak için bahane oluşturmakla kalmayıp, inceleme elemanını defter ve belgeleri tamamen veya kısmen yok etmek gibi bir suçlamayla karşı karşıya diyebilirsiniz ! ki bütün mükellefler art niyetli mi? 5 yıllık vergi incelemesi tecrübemden öğrendiğim şudur ki, bir mükellef "Dünya Günesin etrafında dönüyor"- "2 kere 2 4 eder"-" "Tanrı tektir" dese bile ona inanmam, şüpheyle bakarım. Acı ama maalesef ülkemizin gerçeği bu. 2. İncelemeye başlarken tutanak Eğer defter ve belgeler yazı ile talep edilmişse Danıştay içtihatlarına göre bu durum incelemeye başlandığına karine teşkil eder, VUK. md. 371 uyarınca mükellef pişmanlıktan yararlanamaz. Yok defterleri telefonla istemişsek mutlaka incelemeye başlama tutanağı tanzim ederiz ki, mükellef pişmanlık ve ıslah hükümlerinden faydalanmasın. Tabii ki uygulamada, eğer 3 kat vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren bir fiil yoksa aklı başında bir YMM pişmanlık beyanı yerine, vergi aslında indirim yapılması hususunu da dikkate alarak tarhiyat sonrası uzlaşmayı tercih Bilgi isteme yazılarıBilgi isteme ve vermeye ilişkin usul ve esaslar VUK'ta belli zaten, ve uyarınca en az 15 gün süre veriyoruz. Yok bir mükellef istediğimiz bilgiyi 15 günde hazırlayamıyorsa ya kötü niyetlidir, ya da vergi incelemesinin bir şirket için ne kadar büyük bir badire olduğunu henüz idrak edememiştir. Kaldı ki suiistimal olmadığı sürece genelde ek süre veriyoruz. Ama Türkiye'deki mükelleflerin çogu en küçüğünden en büyüğüne inceleme elemanından bilgi ve belge saklamayı, incelemeyi sürüncemede bırakmayı, turnedeysek turne sonuna kadar oyalama taktiği izlemeyi temel bir inceleme stratejisi olarak kullanıyor maalesef. Bu nedenle ister istemez vergi inceleme elemanları bu konuda katı Tutanak taslağını paylaşmamaTutanak taslağını mükellefe verme yine çok hassas bir konu. Elbette VUK belirtildiği üzere mükelleflerin inceleme ile ilgili itiraz ve mülazahalarının tutanağa geçirilmesi gereklidir. Ancak ne yazık ki bazen mükellefler bunu da suiistimal ediyorlar. Bu konuda bir sinir koymazsak tutanakta ne kadar çok vergi ödedikleri, kaç kişiye istihdam sağladıkları gibi incelemeyle doğrudan ilgisi olmayan ifadelere yer vermek, böylece yargıya intikal edecek uyuşmazlıkta psikolojik üstünlük elde etmek noktada karsılaştığımız diğer bir husus ise sokaktaki sıradan vatandasın söylemesi durumunda kulağa çok normal gelen, ama bir vergici için abesle iştigal anlamına gelen ifadelerin tutanağa geçirilmek istenmesi. Örneğin vadeli mal satışından elde ettiği geliri henüz tahsil etmediği için hasılat yazmadığını, YMM tam tasdik raporu olduğu için vergi incelemesinden muaf olduğunu düşünen ve bunları inceleme tutanağına derç etmek isteyen mükellefler gördü bu YK başkanı ile görüşme ısrarıVergi incelemesine başlandığında şirketlerin olayın önemini kavradıklarından emin olmak için bu tur taleplerde bulunuluyor. Yoksa şirketin defter belgelerinin ofis boy veya stajyer eleman ile gönderildiğine, şirketi temsile yetkili olmayanların inceleme ile ilgili olarak geldiğine şahit oluyoruz. 6. İncelemelerin çok zaman almasıBu konuda sizin de söylediğiniz gibi inceleme elemanı az, iş yükü çok fazla. Bu sorunu çözmek için yetişmiş vergi inceleme elemanlarının özel sektöre kaçışını durdurup, kamuda devam etmeyi teşvik etmek lazım. Yıllardır söyleniyor, ama hiç bir şey yapılmıyor. Bir inceleme elemanının özlük hakları Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nde çalışan uzmandan daha Konuların açıkça izah edilmemesiMaalesef bazı konuları son tutanak aşamasına kadar mükellefle paylaşmıyoruz. Benim şahsen bu konuda olumsuz bir deneyimim olmadı, ama birçok meslektaşımın yaşadıklarına şahit oldum. Özellikle büyük tutarlı bir eleştiri yapılacaksa mükellefler geçmişe dönük sahte sözleşme yapmaktan, karşıt incelemede ifade verecek insanları ölümle tehdit etmeye kadar her şeyi yapıyorlar. Yüzde 1 karşımıza çıkan iyi niyetli bir mükellefin gönlü olsun, aynı hataları inceleme devam ederken tekrarlamasın diye, tüm vergi incelemesi riske atılamaz. 8. Eleştiri bulunamazsa kabul raporuİnceleme sonucunda bir husus tespit edilemezse kabul raporu yazılması bir mecburiyet zaten. Ama ben henüz kabul raporu yazabileceğim bir mükellefle karşılaşmadım, Yerleşik uygulamalara aykırı iddialarda tutum ne olmalı?Sanırım yerleşik uygulamadan kastınız muktezaya aykırı rapor yazılmaması. Şimdi mukteza ve sirküler idarenin görüşü olup, sadece bizzat muktezayı alan mükellefle sinirli olmak üzere VUK. md. 369 uyarınca vergi ziyaı cezasını ortadan kaldırır. Benzer şekilde toplulaştırılmış özelge diyebileceğimiz sirküler ise sirkülere uygun hareket eden bütün mükellefleri vergi ziyaı cezasından kurtarıyor Ama sadece vergi ziyaı cezasından mukteza veya özelgenin idarenin görüşü olduğu-Tanrı kelamı olmadığını, sadece cezayı engellediğini, vergi asli ve gecikme faizi konusunda bir koruma sağlamadığını yeterince anlatıyor musunuz üstat?Yapılması gereken mukteza veya sirkülerle yasama yetkisini kullanmak değil, eğer gerekliyse vergi kanunlarında değişiklik yapmaktır. Olayın diğer bir cephesi de muktezayı veren makamın Gelir İdaresi Başkanlığı, hatta vergi dairesi başkanlığı olması. Doğrudan Maliye Bakanı'na bağlı olan merkezi denetim birimlerinin MTK ve HUK, bakanlık hiyerarşisinde kendisinden daha aşağıda yer alan GIB veya VD başkanlıklarının görüşleriyle bağlı kalması her şeyden önce yönetim ve organizasyon mantığına özelgeye aykırı rapor yazılmaması isteniyorsa bunun çaresi tüm merkezi denetim birimlerini vergi dairesi başkanlıklarının, hatta vergi dairesi müdürlerinin emrine vermek, bu güzide kurullara mensubiyeti sıradan devlet memuriyetine dönüştürmektir. Böyle bir uygulamanın orta ve uzun vadede ülkemize vereceği zarar bir yana, size samimi olarak bir soru sormak istiyorum üstadım Eğer Maliye müfettişleri, vergi dairesi müdürü emrinde çalışan hallice insanlar olsalardı, yine de Maliye Müfettişi olur muydunuz? Ben denetim elemanı olmazdım böyle olacağını bilseydim. 10. Tarhiyat öncesi uzlaşma/11. Tarhiyat sonrası uzlaşmaya takınılan tavırUzlaşma konusunda en hassas nokta uzlaşma komisyonunun yargı yetkisini kullanmasıdır. Ben aylarca, gecelerce çalışacağım, doğru olduğuna inandığım şekilde kanuna ve vicdanıma uygun olarak raporu yazacağım, sonra mükellef tarhiyat sonrası uzlaşmada vergi aslinin % 25'i+% 1 vergi ziyaı cezasına uzlaşacak. Özellikle vergi aslında indirime gidilmesi bazen "bunca emek, bunca stres boşa" duygusu yaşatıyor. Hiç vergi incelemesi yapamayalım o zaman. Eğer mükellef haklı olduğuna inanıyorsa gitsin vergi yargısına, mahkemeden terkin kararı çıkıp kesinleşirse boynumuz kıldan ince ama bunu yapma yetkisi yargı mercilerinindir, başkasının Yargı kararlarına rağmen ısrarBu konuda büyük ölçüde görüşlerinize katılıyorum. Ancak bazen vergi yargısının da arka arkaya yanlış kararlar verdiği, vergi inceleme birimlerinin ısrarlı takibi sonucunda daha sonradan içtihat değiştirdiği de oluyor. Örneğin 1997/1998/1999 yıllarında verilmiş olan KDV'de vergiyi doğuran olayın malin teslimi ile değil, satış bedelinin tahsil edilmesi ile doğduğuna dair Danıştay 9 ve 11. dairelerinin kararları var arka arkaya. Bu durumun KDVK açıkça aykırı olduğu konusunda sanırım hem fikirizdir. Gel gelelim 2004-2005 yıllarında Danıştay DDGK'ya intikal ediyor bu husus, yerel mahkemenin ısrar kararı sonucunda, DDGK kanuna uygun ve çok doğru bir şekilde tahsilat yapılmasa bile vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olduğuna Bir mükellefin tüm dönemlerini incelerken haksız rekabet yaratıyor olabilirsinizBence bu konuda endişe etmeye gerek yok, benim gördüğüm bütün mükellefler bütün vergisel işlemleri % 100 doğru yaptıklarını iddia ediyor. Bu durumda 5 yılı incelesek bile ne fark eder, nasıl olsa mükellef sütten çıkmış ak kaşık. O zaman yargı yolu açık, vergi yargısı % 100 terkin kararı verecek nasıl olsa değil mi? 14. Dava dilekçelerindeki savunma ifadeleri size hakaret değilSiz de ifade etmişsiniz can havliyle mali yükten kurtulmak için savunma yapıyorlar diye. Tam bu noktada bu sefer avukat kimliğinize seslenmek istiyorum. Maalesef bu konuda uzmanlaşmış bir avuç avukat haricinde, avukatların % 99'u özel bir uzmanlık gerektiren vergi hukukundan anlamıyor. Buna rağmen bir şansımı deneyeyim diyerek vergi davalarını alıyorlar. Tabii konuya hakim olmadıkları için de işin esasını bırakıp ya inceleme elemanına hakaret ediyorlar ya da saçma sapan hukuki argümanlar öne hakki kutsaldır, hatta vergi konusunda cahil de olabilirsiniz. Ama dava dilekçesi kisvesi altında 70 milyon insanin hakkini korumak için fedakârca çalışan inceleme elemanlarına hakaret edemezsiniz.
Vergi Ceza İhbarnamesi Nedir? Vergi ceza ihbarnamesi, kesilen vergi aslı ve vergi cezalarının vergi sorumlusu veya mükellefe tebliğ edildiği/bildirildiği belgedir. Vergi/ceza ihbarnamesi, Vergi Usul Kanunu’nun öngördüğü şekil ve içeriğe uygun düzenlenmelidir. Aksi takdirde, usule aykırı düzenlenen vergi ceza ihbarnamesi geçersiz hale gelir. Vergi/ceza ihbarnamalerine karşı vergi mahkemesinde iptal davası açılabilir. Vergi/ceza ihbarnamesi, mükellefe bildirim yapılarak ödeme, itiraz etme veya iptal davası açma haklarını kullanmasına imkan tanıyan bir vesikadır. Vergi/ceza ihbaranamesinde özetle; vergi veya vergi cezası kesilen gerçek veya tüzel kişinin kim olduğu, verginin türü, verginin aslı ve cezasının miktarı, vergi aslı veya cezasının hukuki dayanağı olan vergi inceleme raporu veya takdir komisyonu bilgileri, ihbarnamedeki vergi aslı veya cezasına karşı dava açma yeri ve süresi yer almalıdır. Vergi/Ceza İhbarnameleri Nasıl Düzenlenmelidir? A. Vergi ihbarnamesi şu bilgileri içerecek şekilde düzenlenmelidir VUK İhbarnamenin sıra numarası; İhbarnamenin tanzim tarihi; Verginin nev’i; Mükellefin soyadı adı Tüzel kişilerde unvanı; Mükellefin açık adresi; Vergilendirme dönemi; Verginin matrahı; Verginin hesabı; Verginin miktarı; Kısa ve açık bir ifade ile ikmalen veya re’sen vergi tarhını icabettiren sebepler; Vergi mahkemesinde dava açma süresi; Vergi mahkemesinde dava açma şekli. İkmalen ve re’sen tarh edilen vergiler “İhbarname” ile ilgililere tebliğ olunur. Türü ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarname kullanılır VUK B. Ceza ihbarnamesi şu bilgileri içerecek şekilde düzenlenmelidir VUK İhbarnamenin sıra numarası; Tanzim tarihi; İlgililerin soyadı, adı ve unvanı; Varsa mükellef numarası; Mükellef hesap numarası İlgilinin açık adresi; Olayın izahı; Kanunun madde ve fıkra numaraları gösterilmek ve mevcut deliller bildirilmek suretiyle Olayın ilgili bulunduğu vergilendirme veya hesap dönemi; Varsa cezanın ilgili bulunduğu vergiye ait ihbarnamenin tarih ve numarası; Varsa tekerrür ve içtima durumu; Vergi cezasının hesabı ve miktarı; Vergi mahkemesinde dava açma süresi. Takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re’sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer sureti vergi ihbarnamesine eklenir VUK Cezayı gerektiren olayın tesbitine dair tutanak sureti ile inceleme raporunun birer örneği vergi/ceza ihbarnamesine eklenmelidir VUK Ancak vurgulamak gerekir ki, vergi/ceza ihbarnamesinde mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut vergi/ceza ihbarnamesinin görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması ihbarnameyi hükümsüz kılar. Vergi/ceza ihbarnamesi, esasa etkili olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetini kaybetmez. Bu nedenle, tutanak veya inceleme raporunun vergi/ceza ihbarnamesine eklenmemesi ihbarnameyi hukuka aykırı hale getirmez. Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Verginin tarhının, cezanın kesilmesinin, bunları duyuran ihbarnamelerden ve tebliğinden ayrılığını göstermektedir. İhbarnameye eklenmesi gereken takdir komisyonu kararının ve vergi inceleme raporunun ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemesi, ihbarnamenin tebliğ tarihine göre süresinde açılan bir davada vergilendirmeyi hükümsüz kılacak bir hukuka aykırılık oluşturmayacağı gibi, ihbarnamenin değil, tebliğinin tam yapılmadığının kabulünü gerektireceğinden, ancak dava açılması için öngörülen sürenin işlemesini başlatmayan bir neden oluşturur. Bu durumda, süresinde açılmış bir davanın incelenmesi sırasında inceleme raporunun ihbarnameye eklenmediğinin dosyada bulunan herhangi bir kanıtın varlığı sebebiyle kabul edilmesi halinde, davanın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 5. fıkrası uyarınca dava dosyasına idare tarafından sunulacak olan inceleme raporunun davacıya tebliğinden sonra aynı Kanun’un 21. maddesi de gözetilerek incelenmesi olanaklıdır Danıştay İlgililer hakkında herhangi bir vergilendirme işlemini barındırmadığından icrai olmayan vergi inceleme raporu ve vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmemesi esasa etkili bir şekil hatası olmayıp, ihbarnamenin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin bütün iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanı elde edilmesi ve vergi yargılamasında dava açma süresine eşit olan savunma süresinde davacının idarece öne sürülen iddialara karşı savunmada bulunması imkanının varlığı karşısında, silahların eşitsizliği nedeniyle hak arama hürriyeti bağlamında savunma hakkının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceğinden, davanın esasının, tarhiyat ve özel usulsüzlük cezası kalemleri ayrı ayrı irdelenmek üzere incelenerek bir sonuca varılması gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararının vergi ve cezaların kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına davalı idarece yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir Danıştay 1. Doğrudan İptal Davası Açma Vergi/ceza ihbarnamesine karşı, ceza ihbarmanesinin mükellefe tebliğinden itibaren 30 gün içinde iptal davası açılabilir. Vergi ceza ihbarnamesindeki vergi aslı ve vergi cezasının iptali davasına bakmaya görevli mahkeme vergi mahkemesi olarak düzenlenmiştir. 2. İdari İtiraz Yolundan Sonra İptal Davası Açma Vergi aslı veya vergi cezalarında yapılan hatalar, bu kanunda vergi hataları için belli edilen usul ve şartlara göre düzeltilir. Vergi hatalarında düzeltme zamanaşımı olarak kabul edilen süre esasen hak düşürücü süredir. Bu süre vergiyi doğuran olayın doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından başlamak üzere 5 yıldır. Vergi ziyaı cezasının idari yoldan düzeltilmesi için 5 yıllık süre içinde vergi dairesine başvurulmalıdır. Vergi ziyaı cezasındaki hatayı idari yoldan düzeltme yetkisi vergi dairesi müdürüne aittir. Mükellefin düzeltme talebi halinde, 30 günlük iptal davası açma süresinden düzeltme talep etmek için harcanan gün sayısının düşülmesi suretiyle dava açma süresi hesaplanır. 30 günlük iptal davası açma süresi içerisinde yapılan düzeltme başvuruları iptal davası açma süresini kendiliğinden durdurur. Örneğin, mükellefin 30 günlük iptal davası açma süresinin 14. gününde Vergi Dairesine başvurarak düzeltme isteminde bulunması halinde, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 30 gün içinde istemin reddedilmesi veya 60 gün içinde cevap verilmeyerek reddedilmiş sayılması halinde ret kararının mükellefe tebliği veya reddedilmiş sayılma gününden itibaren kalan 16 gün içinde Vergi Mahkemesinde iptal davası açması gerekir. 3. Uzlaşma Başvurusu Sonrasında İptal Davası Açma Mükellef veya ceza muhatabı ceza ihbarnamesinin kendisine tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talep ettiği vergi salı veya cezası için ancak uzlaşma sağlanamadığı takdirde iptal davası açma yoluna gidebilir. Mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma yoluna gittiği aynı vergi aslı veya cezası için uzlaşma talebinden önce iptal davası açmışsa, açılan dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi aslı veya cezasına karşı iptal davası açamaz. Uzlaşmanın sağlanamaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; vergi aslı veya cezasına karşı uzlaşmanın sağlanamadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, uzlaşma sürecinde iptal davası açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu süre tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar VUK Vergi/Ceza İhbarnamelerine Karşı Yürütmenin Durdurulması Kararı Yürütmenin durdurulması kararı; idari işlemin yürütülmesini icra edilmesini açılan idari davanın sonuna kadar durduran ve dava konusu idari işlemin tüm hukuki sonuçlarını askıya alan tedbir mahiyetinde bir karardır. Yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemin yürütülmesini askıya alır, böylece işlem nedeniyle ilgililerin mağdur olması engellenir. Vergi mahkemelerinde, vergi/ceza ihbarnamelerinde yer alan vergi aslı veya cezasının iptali davasının açılması halinde, bu cezaların tahsil işlemi dava sonuna kadar durdurulur İYUK Vergi aslı veya cezasının tahsilinin durdurulması için vergi mahkemesinden ayrıca yürütmenin durdurulması kararı alınmasına gerek yoktur, tahsil işlemleri kendiliğinden durmaktadır. Vergi/Ceza İhbarnamesi Danıştay Kararları Vergi Tekniği Raporunun Vergi/Ceza İhbarnamesine Eklenmemesi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 35. maddesinin son fıkrasında, vergi inceleme raporlarının ekleneceği belirtilen ihbarnameler; Kanunun 34. maddesi uyarınca, ikmalen ve re’sen salınan vergilerin, ilgililere tebliğini sağlayan işlemler olup, değinilen düzenlemeler uyarınca ana kural, vergi inceleme raporlarının vergi ve ceza ihbarnamesine eklenerek tebliğ edilmesidir. Genel olarak uygulamada da bu şekilde yerine getirilmekle birlikte, söz konusu raporların eklenmediği durumlarda, ilk derece mahkemesi tarafından ara kararıyla istenmesi ya da re’sen idarece dava dosyasına sunulması üzerine davacı tarafından incelenmek ve haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini sunmasına imkan vermek suretiyle bu eksikliğin, yargılama aşamasında giderilmesi mümkündür. Mahkeme tarafından istenilmesine rağmen idarece sunulmamasının söz konusu olabileceği hallerde ise, bu durumun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hangisine aykırı düştüğü belirlenerek karar verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla yargılama aşamasında, mahkemece tesis edilmesi gereken “savunma hakkı”nın, idare tarafından sağlanmadığı gerekçesine dayanılamayacağı açıktır. Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tarh edilen dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnameler tebliğ edilirken ihbarnamelerin dayanağı vergi tekniği raporunun tebliğ edilmediği, Mahkemece bu durumun davacının savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar vergi tekniği raporunun ihbarnamelere eklenerek davacıya tebliğ edilmediği belirtilmiş ise de; dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde Vergi Mahkemesinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin tüm iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanının elde edildiği, davalı idarece savunma dilekçesi ekinde tarhiyatın dayanağı olarak gösterilen vergi tekniği raporunun sunulduğu görülmektedir. Bu durumda, idarece dava dosyasına sunulan davacı hakkında düzenlenen rapor davacıya tebliğ edilip, davacının haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini ileri sürmesine imkan verilmek ve uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken cezalı tarhiyatın kaldırılmasına hükmeden Mahkeme kararının kaldırılması istemiyle yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır Danıştay 4D -Karar 2021/3039. Vergi Ceza İhbarnamelerinin Tebliğinde Zamanaşımı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi” başlıklı 10. maddesinin a bendinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması şeklinde tanımlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış ve zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiş, 114. maddede vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır. Katma değer vergisi açısından vergi alacağı, katma değer vergisinin konusunu oluşturan teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte doğacaktır. Ancak teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte ödenecek katma vergisinin ortaya çıkmaması, vergi alacağının henüz doğmadığı anlamına gelmemektedir. Önceki yıldan devreden katma değer vergisinin azaltılmasına bağlı olarak, devreden katma değer vergisi tutarlarının düzeltilmesi durumunda, sonraki dönemlere ait katma değer vergisi beyan tablolarında ortaya çıkan zincirleme etki sonucunda, takip eden yılda ödenecek katma değer vergisi bulunması halini, vergi alacağının bu yılda ortaya çıktığı ve bu nedenle zamanaşımının bu yılı takip eden yıldan itibaren başlayacağı şeklinde yorumlamak, mükelleflerin katma değer vergisi beyan tablosuna göre değişken ve süresi belirli olmayan bir zamanaşımı süresine tabi olması sonucunu doğuracaktır. İncelenen dosyada davacının, 2009 yılında kayıt ve beyanlarına dahil ettiği sahte olduğu belirtilen faturalar üzerinden hesaplayarak Aralık döneminde beyan ettiği tutarın azaltılmasından kaynaklanan sonraki yıl beyan tablosunun düzeltilmesi sonucu 2010 yılının muhtelif dönemleri için tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerini içeren ihbarnameler için dikkate alınacak zamanaşımı süresinin de, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı takip eden yılın başından itibaren hesaplanması hukuka uygun olacaktır. Bu durumda, uyuşmazlık konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin vergi alacağının doğduğu takvim yılı olan 2009 yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmesi gerekirken, 08/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden, ihbarnameler içeriği vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı sonucuna ulaşılmıştır VDDGK Karar 2021/877. Vergi/Ceza İhbarnamesi Olmadan E-Devlet Üzerindeki Vergi Borcuna Dava Açılması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinde, dava dilekçelerinin dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, Kanunun 15/1-b maddesinde de, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır. Dava konusu olayda, davacı tarafından, e-devlet sistemi üzerinden vergi borcu sorgusu üzerine öğrendiği 2013 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı kurumlar ve kurum geçici vergisi tarhiyatlarına ilişkin vergi borçlarının dava konusu edildiği görülmektedir. Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarhedilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde de; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarhedilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi işlemlerdir. Bu durumda; bilgilendirici mahiyette olan e-devlet sistemindeki vergi borcu bilgisinin idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddi gerekmekte iken, belirtilen gerekçeyle davayı kabul eden Mahkeme kararının kaldırılması isteminin reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır Danıştay 2021/4113. Vergi İnceleme Raporunun Vergi/Ceza İhbarnamesine Eklenmemesi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 34. maddesinde yer alan hükme göre, vergi ihbarnamesi, idarenin tarh ettiği vergiyi, ceza ihbarnamesi ise, 366. maddesinin birinci fıkrasında yer verildiği gibi, 365. madde uyarınca kesilen cezayı ilgililere duyuran bildirimlerdir. Tarh edilmiş olan vergi veya kesilmiş cezaya ilişkin ihbarnamelerde yer alması gereken hususlar adı geçen Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrasında on iki bentte ve takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re’sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ekleneceği maddenin son fıkrasında belirtilmiş olup, bu unsurlardan herhangi birinin eksik veya yanlış yazılmasının ihbarnamenin hukuksal değerini yitirmesine yol açmayacağı “Hatalı Tebliğler” başlıklı 108. maddesinde düzenlenmiş ve ihbarnamelerde sadece mükellefin adının, verginin nev’inin veya miktarının ve vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olmasının veya ihbarnamenin görevli bir makam tarafından düzenlenmemiş olmasının ihbarnameyi hükümsüz kılacağı kurala bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerine göre, 213 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca ihbarnameye eklenecek unsurlar arasında sayılmayan vergi inceleme raporunun tebliğ edilmemesi ihbarnamelerin hukuksal değerini yitirmesine yol açmayacak, Kanunun 108. maddesi kapsamında hatalı tebliğ olarak da değerlendirilemeyecektir. Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tarh edilen dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebliğ edildiği ancak dayanağı vergi inceleme raporunun tebliğ edilmediği, Vergi Mahkemesince bu durumun davacının savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar raporun ihbarnameye eklenerek davacıya tebliğ edilmediği belirtilmiş ise de; anılan raporun davalı idarenin savunma dilekçesi ekinde mevcut olduğu ve dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde Vergi Mahkemesinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin tüm iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanının elde edildiği görülmektedir Danıştay 4D - Karar 2021/658. Ceza İhbarnamelerininin Numarası Yerine Tebliğ Zarfının Numarasının Yazılması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 9. maddesinde, çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği ve görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği kurala bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu tarih ve 20141216135080000016-20141216135080000019 sayılı dört adet vergi ceza ihbarnamesinin, 20141217685000000016-20141217685000000019 sayılı dört adet tebliğ zarfı ile tarihinde davacı şirket vekili .’e tebliğ edildiği, tarihinde davacı vekili tarafından vergi ceza ihbarnamelerinin tarih ve numarası yazılmak yerine ihbarnamelerin tebliğ edildiği zarfların tarih ve numarası yazılarak vergi ceza ihbarnamelerinin iptalinin istemiyle Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tarihinde verilen dilekçeyle dava açıldığı, davanın görev yönünden reddine ilişkin E2015/131, K2015/64 sayılı karara yönelik davacının temyiz istemini reddeden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin tarih ve E2015/10039, K2015/9950 sayılı ilamının tarihinde davacı şirket vekiline tebliğ edildiği ve söz konusu vergi ceza ihbarnamelerinde yer alan geçici vergi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle davacı tarafından verilen tarihli dilekçeyle vergi mahkemesinde açılan davanın, yukarıda yazılı gerekçeyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Olayda her ne kadar Vergi Mahkemesince Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava konusu edilen ihbarnameler arasında Vergi Mahkemesinde iptali istenilen ihbarnamelerin yer almadığı, dolayısıyla dava konusu ihbarnamelere karşı süresinde dava açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde sehven dava konusu ihbarnamelerin numaraları yerine ihbarnamelerin içinde bulunduğu tebliğ zarflarının numaralarının yazıldığı, zarfların üzerinde ihbarnamelerin numaralarının da yer aldığı, dolayısıyla adli yargıda açılan davada iptali istenilen ve tebliğ zarflarının üzerinde de yazılı olan ihbarnameler ile Vergi Mahkemesinde iptali istenilen ihbarnamelerin aynı olduğu görüldüğünden, anılan Mahkemenin görev ret kararının Yargıtay kararı ile kesinleşmesini izleyen günden itibaren yukarıda sözü edilen Yasa hükmü uyarınca 30 gün içinde açılan davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken kararda yazılı gerekçeyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır Danıştay 9D-Karar 2017/9335. İstanbul Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu UYARI Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.
Yerel yönetimlerin en önemli vergi kaynaklarından biri olan emlak vergisinin toplanması sürecinde takdir komisyonu kararları oldukça önemli bir idari tasarruf olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi Usul Kanunu uyarınca her dört yılda bir asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin takdir komisyonu kararları ile tespit edilmesi gerekmektedir. Tespit edilen birim değerler, Emlak Vergisi Kanunu uyarınca vergi değerinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu çerçevede, 2021 yılı, bina, arsa ve araziler için 2022-2023-2024-2025 yıllarına ait uygulanacak emlak vergi değerinin tespitiyle ilgili asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değer takdirlerinin yapılacağı yıldır. Emlak Vergisi Yasası, uygulanacak emlak vergisi değerlerinin 4 yılda bir takdir komisyonlarınca belirlenmesini ve izleyen 3 yıl boyunca da yeniden değerleme oranın yarısı kadar artırılarak uygulanmasını zorunlu kıldığından, komisyonlar 2022’den başlayacak dönemde kullanılacak yeni değerleri belirlediler. Her 4 yıllık dönemde olduğu gibi bu yıl da mükellefler, belirlenen söz konusu değerlere itiraz yolları konusunda tereddüt yaşamaktalar. Bu konuda aklımıza gelen ve önemli olduğunu düşündüğümüz başlıkları yakın tarihlerde verilmiş ve dava açma usulüne ilişkin konuları netleştirmiş olan Danıştay kararları ile açıklamaya çalışacağız. 1- Takdir komisyonu nedir? Takdir komisyonları merkezi idare hiyerarşisi dışında ve idare edilenlerin kamu hizmetine katılımlarına da örnek oluşturan kurumlardan biridir. Komisyonun oluşumu ve işleyişi VUK aralığında ayrıntılı düzenlenmiştir. 2- Takdir komisyonunun görevleri nelerdir? Takdir komisyonlarının iki tür görevi vardır. Bunlar a-genel objektif matrah takdiri yapmak, b- bireysel sübjektif matrah takdiri yapmaktır. Genel matrah takdirine örnek olarak, Emlak Vergisi Kanunu uyarınca her il veya ilçe için arsa veya arazinin cinsi itibariyle asgarî ölçüde birim değer tespit etmekle görevlidir. VUK, 74, Bireysel nitelikteki matrah takdirine örnek vergi mükellefleri ile ilgili matrah takdirini yapmalarıdır 3- Takdir komisyonu kararı nedir? Takdir komisyonu kararları emlak vergisi vergi değerinin hesaplanması için oldukça önem taşıyan bir idari işlemdir. Kararlar, emlak vergisi değeri açısından arsa ve araziler için takdir olunan birim değerlere göre, binalar için ise, Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile arsa veya arsa payı değeri esas alınarak hesaplanmasında önemli rol oynarlar. 4- Takdir edilen değeri nasıl öğrenirim? Asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değer takdir işlemlerinin tamamlanarak karara bağlanması ve kararların ilgililere tebliği işlemlerinin 30 Haziran 2021 günü mesai saati bitimine kadar yapılması gerekmektedir. Asgari ölçüde arsa ve arazi birim değerleri, ilgili belediyelerde ve muhtarlıklarda ilan edilmiştir. Muhtarlık veya belediyeye yazılı olarak başvurarak takdir edilen değerleri öğrenmek mümkündür. 5- Takdir komisyonu kararına karşı kimler dava açabilir? Vergi Usul Kanunu kapsamındaki ilgililer odalar, muhtarlıklar, belediyeler ve Anayasa Mahkemesi’nin, 13 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve tarihli iptal kararı sonrası, tüm emlak vergisi mükellefleri dava açabilirler. 6- Takdir Komisyonu Kararlarına Karşı Dava Açma Süresi Nedir? 2021/1 seri Emlak Vergisi Kanunu İç Genelgesi’nde, asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değer takdir işlemlerinin tamamlanarak karara bağlanması ve kararların, en geç 30 Haziran 2021 tarihine kadar ilgililere tebliğ işlemlerinin yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, VUK mük. 49. maddesinde sayılan ilgililerin, kararın kendilerine yazı ile tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde dava açması gerekir. Emlak Vergisi Kanun’unda ve diğer yasal mevzuatta, emlak vergisi mükelleflerinin dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağı düzenlenmemiştir. Yukarıda belirttiğimiz 30 Haziran 2021 tarihi emlak vergisi mükellefleri açısından bağlayıcı bir süre değildir. Danıştay 9. Dairesi’nin kararları doğrultusunda, emlak vergisi mükellefleri, takdir komisyonlarınca belirlenen arsa ve arazi asgari metrekare birim değerlerinin kesinleşmesinden önce bu tarih her durumda 31 Aralık 2021 tarihi öncesinde olmalıdır idareye belediye veya bağlı olunan muhtarlık olabilir yapılan yazılı başvuru sonucu verilen cevaptan ya da mükellefin herhangi biçimde öğrenme tarihinden Örn yazılı başvuru için belediye veya muhtarlığa gidildiğinde yazılı cevap almaksızın ilan panosundan öğrenmiş olabilirler yahut site yönetimleri muhtarlıklar aracılığıyla rakamları öğrenmiş ve malikleri yazılı olarak haberdar etmiş olabilirler, vb. itibaren 30 gün içerisinde ilgili takdir komisyonu kararına karşı dava açılabilecektir. Bu kapsamda, mükelleflerin, en kısa zamanda muhtardan ya da belediyeden imza karşılığında takdir komisyonu kararını almalarını, belirlenmiş asgari birim değerlerin fahiş ve dengesiz bir biçimde artırılmış olduğunu düşünmeleri durumunda ise kararın kendilerine tebliğ edildiği, cevap verildiği ya da öğrendikleri tarihten itibaren 30 gün içinde ama her durumda önce vergi mahkemesi nezdinde dava açmalarını tavsiye ederiz. 7- Takdir komisyonu kararına karşı nerede dava açılır? Karara karşı görevli mahkemeler Vergi Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise dava konusu takdir işleminin yapıldığı yer veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde bağlı olunan ildeki vergi mahkemesidir. 8- Takdir komisyonu kararına karşı dava açılmasının hukuki sonucu nedir? Takdir komisyonu kararına karşı iptal davası açılmakla birlikte, kararın iptaline yönelik mahkeme kararı verilinceye kadar, mevcut takdir komisyonu kararı uygulanacaktır. Takdir komisyonu kararının iptali halinde, mahkemece yeniden belirlenen değer üzerinden emlak vergisi tahakkuku düzeltilecektir. 9- Komşumun mahkeme kararını dava açmamış olmama rağmen ben de kullanabilir miyim? Takdir komisyonu kararının iptali halinde, iptal kararı aynı cadde/sokakta bulunan tüm mükellefleri etkileyecektir. Yani, aynı sokak ile ilgili menfaatleri ihlal edilen tüm mükellefler, iptal kararının sonuçlarından yararlanabilecektir. Nitekim 2021/1 Seri Nolu Emlak Vergisi Kanunu İç Genelgesi’nde mahkemenin takdir komisyonu kararını iptal etmesi halinde, mahkeme kararına göre işlem yapılacağı belirtilmek suretiyle, uygulamada karşılaşılabilecek sorunları gidermeye yönelik bir düzenleme yapılmıştır. 10- 2022 ve devam eden yıllar emlak vergisi tahakkukları için ayrıca dava açılmalı mı? Yukarıda, mükelleflerin, takdir komisyonu kararına karşı, bu kararın kesinleşmesinden önce dava açması gerektiğini belirtmiştik. Takdir komisyonu kararına karşı dava açıldıktan sonra, kararın iptaline yönelik mahkeme kararı verilinceye kadar, mevcut takdir komisyonu kararı uygulanmaya devam edecektir. Bu kapsamda, 2021 yılında belirlenen ve “2022-23-24-25” yılları emlak vergisi matrahını belirleyecek asgari birim değerleri üzerinden emlak vergisi tahakkukları gerçekleştirilecektir. Bu kapsamda mükellefler, 2022 yılından başlayacak yeni 4 yıllık döneme ilişkin takdir komisyonu kararına karşı dava açtıktan sonra, mahkemece karar verilene ve olumlu ise yeni asgari birim değerler tespit edilinceye kadar tahakkuk eden vergilere karşı da dava açabilirler görüşündeyiz. Bununla birlikte, Takdir Komisyonu Kararı’na karşı dava açılmış ise tahakkuk için dava açılmaması ayrıca hak kaybına neden olmayacaktır. 11- Site yöneticilerinin dava açma ehliyeti var mıdır? İdari yargıda dava açabilmek için temel koşul menfaat ihlali şartıdır. Bu nedenle, site yöneticileri eğer dava konusu gayrimenkule ilişkin olarak aynı zamanda söz konusu gayrimenkul açısından emlak vergisi mükellefi değillerse, yöneticisi oldukları site adına dava açmaları usul tartışmalarına sebebiyet vereceğinden davayı doğrudan emlak vergisi mükelleflerinin açmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. 12- Mükellefler sadece tahakkuk işlemine karşı dava açılabilir mi? Mükelleflerin takdir komisyonu kararına karşı dava açmayıp, sadece tahakkuk işlemine karşı dava açmaları halinde, mahkeme, öncelikle, takdir komisyonu kararına karşı başka mükelleflerce açılmış bir dava olup olmadığına, varsa bunun sonucuna bakacak; o davalarda belirlenmiş birim değerler dikkate alınarak, sadece tahakkuk işlemine karşı açılan davayı değerlendireceklerdir diye düşünüyoruz. Takdir komisyonu kararına karşı başka mükelleflerce açılmış bir dava yoksa bu durumda, sadece tahakkuk işlemine karşı açılan davalar hakkında bizce mahkemeler, asgari birim değerlerin davasız olarak kesinleşmesi gerekçesiyle olumsuz karar verebileceklerdir. 13- Takdir komisyonu kararının Değerli Konut Vergisi’ne etkisi nedir? Bilindiği üzere, EVK, m. 42’ye göre, Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan 29’uncu maddeye göre belirlenen bina vergi değeri Türk Lirası’nın üzerinde olanlar değerli konut vergisine tabidir. Verginin matrahı, bina vergi değerinin 42 nci maddede yer alan tutarı aşan kısmıdır. Bu kapsamda, takdir komisyonu kararları emlak vergisi değeri ve buna bağlı olarak Değerli Konut Vergisi açısından doğrudan etkilidir. Mesken nitelikli konutlar açısından TKK ile yapılan ölçüsüz artışlar söz konusu meskenin değerli konut vergisi konusuna girmesine neden olabileceğinden belirlenen bina ve arsa/arazi değerlerine karşı dava açılması Değerli Konut Vergisi açısından da fayda sağlayacaktır. 14- Takdir komisyonu kararı ile belirlenecek değerler için bir üst sınırlama var mıdır? Bir önceki takdir döneminde takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri hakkında Emlak Vergisi Kanunu geçici 23. maddesi ile 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50'sinden fazlasını aşması durumunda, 2018 yılına ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin %50 fazlasının esas alınacağı düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme sadece geçmiş takdir dönemini kapsadığı için 2021 yılı Takdir Komisyonu Kararları açısından bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bu takdir döneminde de benzer bir yasal düzenlemenin yapılmasının mükellefler açısından faydalı olacağını düşünüyoruz. Kaynak Dünya Gazetesi-Zeki
emlak vergisi takdir komisyonu kararına itiraz dilekçesi örneği